Haci (şimdiye kadar 230 posta) | | Değerli Müslümanlar!
Yüce dinimiz, beşerî münasebetlerle alakalı önemli ahlakî ilkeler getirmiştir. Bu ilkelerden bir kısmı da ticarî faaliyetlerimizle ilgilidir. İnsanın yaşaması ve Allah’ın verdiği sayısız nimetlerden istifade etmesi için çalışması gerekir. Peygamber Efendimiz “Hiç kimse elinin emeğinden daha hayırlı bir lokma yememiştir.”1 buyurmuştur. Bu hadis-i şeriften de anlaşılacağı üzere kişinin alın teriyle sağladığı kazançlar, en temiz ve en bereketli kazançlardır. Bunlar arasında ticaret de müminler için önemli bir rızık kapısıdır. Dinimiz, bizlerden çalışıp kazanmamızı isterken bunun başlıca ahlâkî kurallarını da belirlemiştir. Cenâb-ı Hak yüce kitabında: “Ey iman edenler! Karşılıklı rızaya dayanan ticaret haricinde, mallarınızı batıl/(haram) yollarla aranızda (alıp vererek) yemeyin.”2 buyurur. Sevgili Peygamberimiz ticaretle meşgul olmuş, ticarî hayatında da dürüstlük ve güvenilirliğiyle örnek kişi olarak gösterilmiştir.
Aziz Müminler
Ticaret hayatı ile ilgili ahlâkî kurallar dünya ve ukbâ hayatımız için hayatî önem taşımaktadır. Bu sebeple her şeyden önce tüccar, elindeki malın gerçek sahibinin Cenab-ı Hak, kendisinin ise emanetçi olduğunu bilmelidir. İçinde yaşadığı toplumun bir ferdi olduğunu ve onlarla alış veriş sayesinde mala mülke kavuştuğunu dikkate alarak toplumun yarar ve zararını en azından kendi menfaati ve zararı gibi değerlendirmelidir. Alış verişte ölçüp tartarken adaleti gözetmelidir. Kur’an-ı Kerim’de, “Ölçtüğünüz vakit ölçüyü tam yapın. Doğru terazi ile tartın. Böyle yapmanız daha hayırlı, netice itibariyle daha güzeldir”3 buyurulur. Bir başka âyet-i kerimede ölçü ve tartıda hile yapanların ahirette hesaplarının çetin olacağından söz edilir.4 Kur’ân-ı Kerîm bizlere Şuayb aleyhisselamın kavminin ticaretle uğraşıp bolluk içinde yaşarken, Allah’a ve O’nun gönderdiği peygambere karşı gelip ölçü ve tartıda hilekarlık yaptıkları için helak olduklarından bahseder.5
Kıymetli Müminler!
Ticaretin yapısı, doğruluk, güvenirlik, müşteriye saygı ve kolaylık gösterme üzerine kuruludur. Bunlardan biri eksik olursa ticaretin ruhu zedelenmiş dolayısıyla tüccar kendi kazanç yollarını tıkamış olur. Efendimiz (s.a.v.), ticarî hayatta dürüst davrananlara, ‘Doğruluktan ayrılmayan ticaret ehli, peygamberler, sıddıklar, şehitler ve salihlerle birlikte olacaktır’ müjdesini vermiştir.6
Ticaret erbabı, yalan, aldatma gibi kötü huylar yanında, doğru dahi olsa, alış verişte yeminden de sakınmalıdır. Allah Resülü, yalan yere yeminle satılan maldan sağlanan kazançta bereket olmayacağını ifade etmişlerdir.7 Buna mukabil ticaret ehlinin tatlı dilli, güler yüzlü, cömert, kanaatkâr, kolaylaştırıcı olması beklenir. Bunlar modern ticaret hayatında da önemli kurallardır. Fahr-i Kâinat Efendimiz: “Satarken, alırken, borcunu isterken kolaylık gösteren kimseye Allah rahmetiyle muamele eylesin” diye dua etmiştir.8 Onun duasına layık olanlara ne mutlu! Ticaret ehli dinî görevlerini de ihmal etmemelidir. Gazzâlî’nin ifadesiyle; ‘Tüccarın dünya pazarı, âhiret pazarına engel teşkil etmemelidir.’
Cenab-ı Hak şöyle buyurur: “Ey müminler! Mallarınız ve çocuklarınız sizi Allah’ı anmaktan alıkoymasın. Kim bunu yaparsa işte onlar ziyana uğrayanlardır.”9
Aziz Kardeşlerim!
Rabbimize karşı sorumluluklarını yerine getirerek iş yapan iş ve ticaret adamının, işinin başında geçirdiği dakikalar dahi dinimize göre ibadet sayılır. Şu halde müslümanlar olarak bizler, “İnsana sadâkât yaraşır görse de ikrâh / Doğruların yardımcısıdır Hazreti Allâh” diyerek bu temiz anlayışı hayatımızın her alanına hakim kılmalıyız.
1 Buhari, Büyû‘, 16.
2 Nisa, 4/29.
3 İsra, 17/35.
4 Mutaffifîn, 83/1-6.
5 Hûd, 11/84-85
6 Tirmizi, Büyû‘, 4
7 Buhari, Büyû‘, 26
8 Buhari, Büyû‘, 16
9 Münafikûn, 63/9. |