Ord.Prof.Dr.Bedri Karafakioğlu, (d. 23 Ekim 1915 Çorum Türkiye) - (ö. 20 Ekim 197

, Türk akademisyen.
1937'de Yüksek Mühendis Mektebi'ni bitirdi. Fransa'da Ecole National Superior’da telekomünikasyon öğrenimi gördü. Türkiye'ye dönünce kendi okulu İTÜ'de görev aldı. 1939'da doçent, 1948'de profesör oldu. 1960'ta ise ordinaryüs oldu. 1964-1965 arası İTÜ Elektrik Elektronik Fakültesi dekanlığı, 1965-1969 yılları arasında İTÜ rektörlüğü yaptı. Rektörlüğü sırasında iki kademeli eğitim ve İTÜ Maslak yerleşkesinin gerçekleştirilmesi gibi önemli kararlara imza atmıştır. Ayrıca İstanbul televizyonunun çekirdeği sayılan İTÜ televizyonunu kurdu ve yayınlarında etkin çaba gösterdi.
20 Ekim 1978 yılında silahlı saldırı sonucu öldürüldü. İTÜ Maslak yerleşkesinde anısına bir caddeye adı verilmiştir.
Abdi İpekçi (9 Ağustos, 1929, İstanbul - 1 Şubat, 1979, İstanbul) Türk gazeteci, yazar.
İlköğrenimini gördükten sonra Galatasaray Lisesini bitirdi. Sonra bir müddet Hukuk Fakültesine devam etti. Yeni Sabah, Yeni İstanbul ve İstanbul Ekspres Gazetesi gibi çeşitli gazetelerde spor muhabiri, sayfa sekreteri ve yazı işleri müdürü olarak çalıştı. Ali Naci Karacan'ın çıkardığı Milliyet Gazetesinin yazı işleri müdürlüğünü yaptı.
Bir müddet sonra da genel yayın müdürü oldu. 1961 senesinden 1 Şubat 1979 tarihine kadar aynı gazetenin başyazarlığını da yürüten Abdi İpekçi, Türkiye Gazeteciler Sendikası, Türkiye Basın Enstitüsü Başkanlığı, İstanbul Gazeteciler Cemiyeti ve Uluslararası Basın Enstitüsünün ikinci başkanlığı, Basın Şeref Divanı genel sekreterliği gibi vazifelerde bulundu. Yazılarında Atatürkçülüğü, barışı, düşünce özgürlüğünü, ülkenin bağımsızlık ve bütünlüğünü savundu. 1 Şubat 1979 gecesi İstanbul Maçka'daki evinin yakınlarında arabasında iken Mehmet Ali Ağca tarafından yapılan silahlı saldırı sonucu öldürüldü.
Cavit Orhan Tütengil (d. 1921 Tarsus, ö. 7 Aralık 1979 İstanbul) Türk akademisyen.
İlk ve ortaokulu Tarsus'da bitirdi. Lise eğitimini 1940 yılında İstanbul Haydarpaşa Lisesi'nde tamamladı. 1944 yılında İstanbul Üniversitesi Edebiyat Fakültesi Felsefe Bölümünden mezun oldu. 1944-53 arasında Antalya ve Diyarbakır liselerinde Felsefe Grubu Dersleri öğretmenliği yaptı. Kepirtepe ve Aksu Köy Enstitülerinde çalıştı. MEB tarafından iki yıllığına incelemelerde bulunmak üzere İngiltere'ye gönderildi. 1953 yılında Sosyoloji asistanı olarak İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde akademik yaşamına başladı. Doktorasını "Monteisque Siyasi ve İktisadi Düşünceleri" üzerine yaptı. 1960 yılında doçent oldu. 7 Aralık 1979 yılında evinden üniversiteye giderken silahlı saldırıya uğradı ve öldü.
Asıl adı GARİP TATAR olan Ümit Kaftancıoğlu, Ardahan'ın Hanak ilçesine bağlı Koyunpınarı köyünde doğdu. Halk aşıklarının, söz sohbet bilenlerin dizinin dibinde destan, masal, türkü, efsane dinleyerek büyüdü. Okuma-yazmayı çok küçük yaşta öğrendi. Köyündeki okula başladığında diploma alacak durumdaydı. İlkokulu bitirdikten sonra köy çocuklarına açık tek kapı olan Köy Enstitüsüne girmek için yıllarca uğraştı, yollara düştü. Cilavuz Köy Enstitüsü'nü bitirdi (1957). Üç yıl kadar Mardin'in Derik ilçesinde ilkokul öğretmenliği yaptı. Balıkesir Necati Eğitim Enstitüsü Edebiyat bölümünü bitirdi (1961). Bir süre Türkçe Öğretmenliği yaptı. Türlü soruşturmalardan sonra öğretmenlikten uzaklaştırıldı. TRT'de çalışmaya başladı (1974). Dönemeç adlı hikayesiyle, 1970 TRT Büyük Ödülü'nü aldı. Köy Odası programlarını hazırlayan ekibin sorumlusu oldu. Hakullah adlı röportajıyla 1972 Ali Naci Karacan Birincilik Armağanını aldı. 1980'de evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucu öldürüldü.
Gün Sazak
Gün Sazak (d.1932 - ö.27 Mayıs 1980, Eskişehir), 12 Eylül öncesi Gümrük ve Tekel Bakanıdır.
Eskişehir'in Sazak köyünde doğan Gün Sazak, eski Demokrat Parti milletvekillerinden Emin Sazak'ın oğludur. İlk ve orta tahsilini Eskişehir'de, yüksek tahsilini de ABD'de yaptı.
İş yaşamı
Sazaklar Eskişehir'de geniş topraklara sahip çiftçilik yapan bir ailedir. Bu yüzden Gün Sazak Amerika'ya ziraat okumaya gönderilir. Yüksek tahsilini tamamlayıp yurda dönen Gün Sazak toprak işlerine girer, modern teknoloji ile işlerini geliştirir, verimi arttırır. Diğer taraftan da inşaat müteahhitliğine başlar.
Politika yaşamı
MHP genel başkan yardımcısı iken 21 temmuz 1977'de kurulan ikinci Milliyetçi Cephe hükümetinde milletvekili olmadığı halde dışarıdan Gümrük ve Tekel Bakanı olarak görev aldı. Güneş motel vakasıyla 11 Adalet Partili milletvekilinin AP'den istafa edip CHP'ye geçmesiyle II.Milliyetçi Cephe hükümeti düşürüldü. 11 milletvekilinin hepsine de bakanlık verilince Gün Sazak'tan boşalan Gümrük ve Tekel Bakanlığını Tuncay Mataracı aldı.
Tuncay Mataracı'nın yolsuzluklara karıştığı iddası Milliyet Gazetesi başyazarı Abdi İpekçi tarafından sert bir dille eleştirildi. Uğur Mumcu'ya göre Abdi İpekçi, kaçakçılık konusunda açıkça MHP'li Gün Sazak'ı desteklemektedir. Oysa siyasal görüşleri Gün Sazak'ınkiyle taban tabana zıttır. Fakat İpekçi Mataracı'nın kaçakçılık konusundaki tutumunu saptamış ve bu yüzden siyasal görüşüne katılmadığı Sazak'ı, desteklemeyi uygun görmüştür.[1]
Ayrıca CHP'nin sol kanadından İzmir Milletvekili Süleyman Genç "Ben inceledim, cumhuriyet kurulduktan bu yana gümrüklerdeki soygunu fikri ve felsefesi benimle yüzde yüz ters olan Gün Sazak önlemiştir" diye konuşur.[2]
Görev aldığından öldüğü tarihe kadar 5,5 ay bakanlık yaptı. Eşi ile gittiği bir ziyaretten dönüp arabadan eşyalarını indirirken çapraz ateşe alınarak Devrimci Sol militanları tarafından öldürülmüştür. Eskişehir'in Sazak köyünde toprağa verildi
İsmail Nihat Erim, (d. 1912 – ö. 19 Temmuz 1980, İstanbul), Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı.
1912’de Kandıra’da doğdu.Aslen Ardahan'ın Posof ilçesine bağlı Erim köyündendir. Soyadını da ordan almıştır. Balyöz lakabıyla anılır. Galatasaray Lisesi’ni, İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ni bitirdi. Paris Hukuk Fakültesi’nde doktora yaptı. 1939’da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ne kamu hukuku doçenti atandı; 1941’de profesörlüğe yükseldi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’ndeki kamu hukuku derslerine ek olarak Siyasal Bilgiler Okulu’nda devletler hukuku dersleri verdi. 1945-1950 arasında CHP milletvekili olarak TBMM’de bulundu; II. Hasan Saka Hükümeti’nde Bayındırlık Bakanlığı, Günaltay Hükümeti’nde başbakan yardımcılığı yaptı. CHP muhalefete geçtikten sonra partinin yayın organı Ulus’un başyazarlığını üstlendi, bu gazetenin 1953’te kapanması üzerine 1955’e kadar Yeni Ulus ve Halkçı gazetelerini çıkardı. Başbakan Menderes’in isteği üzerine Kıbrıs Cumhuriyeti anayasasının hazırlanışında görev aldı. 1961’de CHP milletvekili olarak yeniden TBMM’ye döndü.CHP içinde Bülent Ecevit'in başlattığı ORTANIN SOLU hareketine daha sonra CHP'den ayrılarak Cumhuriyetçi Güven Partisi'ni kuran Prof.Dr.Turhan FEYZİOĞLU'yla muhalefet etti.
12 Mart 1971 Muhtırası’nın ardından CHP’den ayrılması koşuluyla hükümeti kurmakla görevlendirildi. 26 Mart 1971’de kurduğu partilerüstü hükümet 3 Aralık 1971’de istifa etti. Yeniden hükümeti kurmakla görevlendirildi; kurduğu II. Erim Hükümeti 22 Mayıs 1972’ye kadar işbaşında kaldı. 1977’ye kadar Cumhuriyet Senatosu’nda kontenjan senatörü olarak görev yaptı.
Kıbrıs’la ilgili anı ve gözlemlerini Bildiğim ve Gördüğüm Ölçüler İçinde Kıbrıs adıyla 1975’te kitaplaştırdı. 19 Temmuz 1980’de İstanbul Dragos'taki evinin yakınında düzenlenen silahlı saldırı sonucu öldürüldü
Kemal Türkler (1926, Denizli - 22 Temmuz 1980, İstanbul), DİSK`in kurucusu ve ilk genel başkanı.
Kemal Türkler, 1926 yılında Denizli'de doğdu. İlk ve orta öğrenimini Denizli'de tamamladıktan sonra 1947'de İstanbula giderek İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesine girdi. İki yıl sonra eğitimini terketmek zorunda kaldı. Bu yıllarda sendikal çalışmaların içine girerek, 1951'de daha sonra DİSK'in kurucu sendikalarından biri olacak Demir ve Madeni Eşya İşçileri Sendikası'na(sonraki adıyla Türkiye Maden-İş Sendikası

üye oldu. Sendikanın Bakırköy şubesinin 13 Eylül 1953'te yapılan ilk genel kurulunda şube yönetim kuruluna seçilen Türkler, önce şube sekreterliğine daha sonra da şube başkanlığına seçildi. Bu tarihten sonra 28 Mart 1954'te yapılan sendika genel kurulunda yürütme kuruluna girerek, sendika genel sekreteri oldu. Aynı yıl sendikanın kurucu üyesi Yusuf Sıdal ile genel başkan Üzeyir Kuran'nın rahatsızlıklarından ötürü görevlerinden ayrılmaları üzerine 16 Eylül 1954'de Türkiye Maden-iş Sendikası'nın Genel başkanlığına getirilen Türkler, bu görevi 26 yıl sürdürdü..
Sendikanın genel başkanlığına getirildikten sonra örgütlenme çalışmalarına hız veren Türkler, 1958'de yapılan genel kurulda Örgüt'ün yalnızca İstanbul'da değil bütün Türkiye'de örgütlenmesini sağlayacak kararın alınmasında etkili oldu. Aynı kongrede sendikanın adı Türkiye Maden-İş Sendikası olarak değiştirildi. 27 Mayıs'tan sonra sendikal örgütler arasında etkin bir mücadele veren Maden-İş Sendikası'nın Türk-İş içinde öne çıkmasını sağladı.
13 Şubat 1961'de Rıza Kuas, Kemal Nebioğlu, İbrahim Güzelce ve Avni Erkalın gibi kişilerle birlikte Türkiye İşçi Partisi(TİP)'ni kurarak, bu partinin ilk genel sekreterliğini yaptı. Türkiye İşçi Partisi'nin 1971'de kapatılmasına kadar parti içinde aktif olarak çalışan ve genel yönetim kurulu üyeliğinde bulundu.
1963'te Maden-İş Sendikası'nın Kavel'de başlatmış olduğu direnişin yürütülmesinde de aktif olan Türkler, bir yıl sonra Singer Fabrikası'nda başlatılan grev nedeniyle Türk-İş genel başkanı Seyfi Demirsoy'la birlikte kısa bir süre tutuklandı. Kemal Türkler bu yıllarda Türk-İş yönetiminin grevlere karşı takınmış olduğu tavrı eleştirdi ve bu süreç Tük-İş'ten ayrılmaya kadar gitti ve 13 Şubat 1967'de Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu(DİSK)'nu kurdu.
1971'e kadar Maden-İş Sendikası'nın yürütmüş olduğu yetki mücadelesinde güçlenen DİSK, 15-16 Haziran İşçi Direnişi'nden sonra üye sayısını artırdı. Kemal Türkler 15-16 Haziran olayları nedeniyle tutuklandı. 12 Mart'tan sonra bağımsız sendikaların katılımıyla üye sayısı daha da artan DİSK içinde başgösteren anlaşmazlıkta Ulusal Demokratik Cephe(UDC) yanlılarıyla işbirliği yaptı.
1976'da 1 Mayıs'ın yasal olarak kutlanmasına öncülük etti.
28 Temmuz 1977'de yapmış olduğu açıklama örgüt içinde tartışmalara yolaçtı. DİSK yürütme kurulu içinde diğer üyelerle anlaşmazlığa düşen Türkler, Aralık 1977'de yapılan 6. genel kurulda genel başkanlığa seçilemedi. Bu tarihten sonra Maden-İş Sendikası'nın genel başkanlığını yürüttü. 22 Temmuz 1980 sabahı Merter'de evinin önünde sendikaya gitmek üzere arabasına binerken düzenlenen bir saldırı sonucu hayatını kaybetti.
Cenazesine yüz binlerce kişi katıldı. Ölümünden sonra Kemal Türkler Vakfı kuruldu.
Muammer Aksoy, (d. 1917, İbradı-Antalya – ö. 31 Ocak 1990, Ankara). Hukukçu ve siyaset adamı. 1961 Anayasasını hazırlayan komisyonun sözcülüğünü yapmıştır. Milletvekili Numan Aksoy'un oğludur. 1990 yılında, faili meçhul bir cinayet sonucu ölmüştür.
İbradı'lı Hacı Musazade Numan Aksoy ve Hattatzade Mustafa Hulusi'nin kızı Nadire Aksoy'un oğludur. Kardeşleri Prof. Dr. Muzaffer Aksoy, Nilüfer Pehlivanlı, Dr. Fikret Aksoy ve Sevim Batukan'dır. Ülke Aksoy ile evli olan Muammer Aksoy, Işık ve Arın isminde iki oğul ile Aslı ve Muammer Can Aksoy isimli iki toruna sahiptir.
Tüm derslerinden tam not alarak 1939'da Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ni bitirdikten sonra Zürih Üniversitesi Hukuk ve Devlet Bilimleri Fakültesi'nde doktora yaptı. Türkiye'ye döndükten sonra İstanbul Üniversitesi'nde asistanlık ve Ankara Üniversitesi'nde öğretim üyeliği yaptı. 1957 yılında üniversite yasasında yapılan değişikliklerin üniversitelerin özerkliğine zarar verdiği gerekçesiyle üniversiteden ayrılarak Cumhuriyet Halk Partisi'ne girdi.
27 Mayıs 1960 sonrasında yeniden üniversiteye döndü ve Siyasal Bilgiler Fakültesi'nde profesör oldu. 1960-1961 yıllarında kurucu mecliste çalıştı. 1961 Anayasasının hazırlanmasında komisyon sözcülüğü ve CHP parti meclisi üyeliği görevlerini yürüttü. 12 Mart 1971 Muhtırasından sonra tutuklandı, fakat yargılama sonucunda aklandı. 1977'de CHP İstanbul milletvekili olarak meclise girdi. Avrupa Konseyi Türkiye temsilciliği ve Türk Hukuk Kurumu başkanlığı görevlerini yürüttü. 12 Eylül 1980'den sonra Ankara Barosu başkanlığına seçildi.
1989'da Hıfzı Veldet Velidedeoğlu, Bahri Savcı, Münci Kapani ve Bahriye Üçok gibi aydınlarla birlikte Atatürkçü Düşünce Derneği'ni kurdu. 31 Ocak 1990 günü Ankara Bahçelievler'deki evinin önünde kurşunlanarak öldürüldü. Cenazesi 3 Şubat günü Ankara Maltepe Camii'den kaldırılarak Cebeci Asrî Mezarlığı'nda toprağa verildi
Çetin Emeç, (d. 1935, İstanbul – ö. 7 Mart 1990, İstanbul). Türk gazeteci.
Annesi Rabia Emeç, babası ise gazeteci, Demokrat Parti'nin kurucularından milletvekili Selim Ragıp Emeç'tir ve Zeynep, Leyla ve Aydın isimli üç kardeşi vardır. Bilge Emeç ile evlenmiş, Mehveş ve Memo isimli iki çocuğu olmuştur.
Galatasaray Lisesi'nin ardından İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesinden mezun oldu. Gazeteciliğe 1952'de babası Selim Ragıp Emeç'in Son Posta gazetesinde başladı. 1972'ye kadar Hayat ve Ses dergilerinde yazı işleri müdürlüğü yaptı. 1972 yılında Hürriyet Grubu'na geçti. Hürgün Yayınları'nın Genel Yönetmenliğini yaptığı sırada, Hürriyet Gazetesi genel yayın müdürlüğü görevini üstlenen Emeç, 1984-1985 yıllarında da genel yayın yönetmeni olarak Milliyet'e geçti. 1986'da genel koordinatör olarak Hürriyet gazetesine döndü.
7 Mart 1990'da işine gitmek üzere İstanbul Suadiye'deki evinden çıktığı sırada şoförü Sinan Ercan'la birlikte öldürüldü. 38 yıllık gazeteci olan Emeç, Hürriyet Gazetesi yönetim kurulu üyesi ve yazarıydı. Çetin Emeç, Gazeteciler Cemiyeti, Uluslararası Basın Enstitüsü ile Uluslararası Gazetecilik Basın Enstitüleri Federasyonu üyesiydi.
Çetin Emeç'in ölümünün ardından, Sadun Tanju, "Çetin Emeç-Bir Basın Şehidinin Anatomisi" adlı bir kitap yazmış ve söz konusu kitap 1992 yılında yayımlanmıştır.
Ayrıca, Çetin Emeç'in ölümünün 15.yılında Doğan Kitap, "Çetin Emeç-Genel Yayın Yönetmeni 1935-1990" adlı bir kitap hazırlamış ve yayımlamıştır. Kitapta, Çetin Emeç'in kızı piyanist Mehveş Emeç'in (Birol) babası için yazıp bestelediği ve sanatçı Yavuz Bingöl'ün seslendirdiği "Reverie -Uzak Bir Rüya" adlı şarkının CD'si de yer almıştır.
Kabri, Zincirlikuyu Mezarlığı'ndadır. Adına Ümraniye'nin Dudullu semtinde cadde bulunmaktadır
Turan Dursun, 4 Eylül 1990 tarihinde İstanbul'da evinden çıkıp işe giderken uğradığı bir silahlı saldırı sonucu öldürüldü. Dört yıl sonra, İslami Hareket Örgütü'ne yönelik operasyonda cinayetin çözüldüğü açıklandı. Örgüt üyesi Arif kod adlı Tamer Aslan, Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde verdiği ifadede Turan Dursun'un öldürülmesine nasıl karar verdiklerini şöyle anlattı:
“ Mesut [kod adlı Mustafa Kayacan], yazarlık yapan ve yazdığı yazılarda Hz. Peygamber efendimizle kutsal Kuranikerim'i küçük düşüren Turan Dursun'un öldürülmesi gerektiğini söyledi. Bunun üzerine benle kod adı Kemal olan kişiyle önce bu konuya itiraz ettik. Çünkü bu şahıs öldürüldüğünde basın bu olayı abartılı olarak halka yansıtacak bundan dolayı da şahsa kötülükten ziyade iyilik yapmış olacağız kanaati benle Kemal'de hakimdi. Biz bu görüşmüzü Mesut'a ilettiğimizde bizimle 15 gün görüşmedi. Mesut, tekrar Turan Dursun'un öldürülmesi olayını yinelemesi üzerine ben ve Kemal olayın istihbaratını yapmak üzere görev aldık.[1]
”
Ancak, yakalanan sanıklar daha sonra serbest bırakıldı. Gerçek katilleri ise hâlâ yakalanmadı.
Anısına her yıl Turan Dursun Araştırma ve İnceleme Ödülü verilmektedir.
Mustafa Hiram Abas (1932, İstanbul - 26 Eylül 1990, İstanbul), Türk istihbaratçıdır.
İran işgalindeki Güney Azerbaycan’dan göçen bir aileye mensuptu. Meşhur ressamlardan Osman Hamdi Bey, Abas'ın dedesi Mübarek Galip Eldem'in amcasıdır. Babası masondu. Bu yüzden oğlunun adını Yahudi efsanelerinin ünlü ismi Hiram Usta’nın adını koymuştur. Abas, ayrıcalıklı bir ailenin çocuğu olarak Saint Joseph Fransız Lisesi’nden mezun oldu. Bu okul, misyonerlerin çok sıkı disiplininde eğitim verdiği için yabancı okullarda okuyanların dilinde ‘Papaz Mektebi’ olarak adlandırılır.
Hiram Abas yüksek eğitimini Ankara Siyasal Bilgiler Fakültesi’de tamamladı. Askerliğini yedek subay olarak yaptıktan sonra MİT’e girdi. Bir süre İstanbul ve Ankara’da çalıştıktan sonra CIA’nın çeşitli okullarında dört yıl eğitim gördü. 12 Mart 1971 döneminde İstanbul’da görev yaptı. 12 Eylül 1980 darbesinden sonra kendi isteğiyle emekli oldu. Dönemin TİSK Genel Başkanı Halit Narin’in yanında çalıştı. 1986 Ağustos’unda Hayri Ündül’ün MİT Müsteşarlığına getirildiği dönemde, MİT Müsteşar Yardımcısı olarak yeniden MİT’e döndü.
1986 yılından itibaren dönemin Başbakanı Turgut Özal’ın MİT’in sivilleşmesi operasyonunun sembol ismi oldu. Suriye’nin PKK’yi barındırması üzerine Müslüman Kardeşler Teşkilatı yöneticilerini Türkiye’ye getirtti. Abas’ın en önemli çalışması Dev-Sol örgütü üzerineydi.
Daha sonra teşkilat içindeki güç savaşını kaybederek 1988 yılında emekli oldu. 26 Eylül 1990'da İstanbul'da arabasının içinde, Devrimci Sol silahlı birlikleri tarafından öldürüldüğü söylenmektedir. Ayrıca, kendisinin MİT içindeki örgütleşmenin bir diğer kolunda saf tutmuş olan Yeşil Kod adlı Mahmut Yıldırım tarafından öldürülmüş olabileceği söylenmektedir.
Doç. Dr. Bahriye Üçok, (d. 1919, Trabzon – ö. 6 Ekim 1990, Ankara) Türk tarihçi ve siyasetbilimci, Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi öğretim üyesi, Kontenjan Senatörü, Ordu Milletvekili ve SHP Parti Meclis üyesi.
Mehmet ve Nadire Bektaşoğlu'nun kızıdır. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi öğretim üyesi Prof. Dr. Coşkun Üçok ile evlenmiş ve Kumru isminde bir kızı olmuştur.
İlk ve Ortaokulu Ordu'da okuyan Üçok, İstanbul Kandilli Kız Lisesi'ni bitirdi. Yüksek öğrenimini Dil ve Tarih Coğrafya Fakültesi Ortaçağ Türk-İslam Tarihi Bölümü'nden alırken, aynı zamanda Devlet Konservatuarı Opera Bölümü'ne de devam etti ve bu bölümü de bitirdi. Samsun ve Ankara'da on bir yıl süren lise öğretmenliğinden sonra, 1953 yılında Ankara Üniversitesi İlahiyat Fakültesi'nde öğretim üyesi oldu. Aynı zamanda bu fakültenin ilk kadın öğretim üyesidir.
1957 yılında doktor, 1964 yılında "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı çalışmasıyla da doçent olmuştur. Farsça ve Arapça'yı iyi derecede bilen Üçok, Kur'an-ı Kerim'e bağlı kalarak İslam dinini çağdaş, gerçekçi ve dinin özünde bulunan hoşgörüyle yorumladı. Bu nedenle 1960'lı yıllardan itibaren tehditler almaya başladı ve kendini güvende hissetmediği için akademik çalışmalarına ara vermek zorunda kaldı.
1971 yılında Cumhurbaşkanı Cevdet Sunay tarafından kontenjan senatörü seçildi ve böylelikle aktif siyasi yaşama atılarak beş yıl boyunca Cumhuriyet Senatosu divan üyeliği yapmıştır. Siyasi tercihini CHP'den yana kullanan Üçok, 1977'de CHP'ye katıldı. 12 Eylül'den sonra açılan Halkçı Parti'nin 1983'de kurucu üyesi oldu. Daha sonra 1984 seçimlerinde de bu partiden Ordu milletvekili olarak TBMM'ye girdi. 1986'dan itibaren SHP üyesi oldu ve 1990 Eylül'ünde bu partinin parti meclisi üyesi seçildi.
Kasım 1988'da televizyonda yapılan bir açık oturumda, "İslam'da örtünmenin ve oruç tutmanın zorunlu olmadığını" açıklamasından sonra, "İslami Hareket" adlı örgütün yoğun tehditlerini almaya başladı. Üçok, 6 Ekim 1990 günü Ankara'nın Çankaya ilçesindeki Köroğlu Caddesi'nde bulunan evine, Ekspres Kargo tarafından ulaştırılan ve gönderici olarak İlmi Araştırmalar Vakfı'nın göründüğü kitap paketini saat 16.30 sularında kapısının önünde açmaya çalışırken, paketin içine yerleştirilmiş olan bomba patladı. Ağır yaralı olarak Hacettepe Tıp Fakültesi Acil Servisi'ne kaldırılan Üçok, saat 20 sularında burada yaşamını yitirdi. Cenazesi 9 Ekim günü Maltepe Camii'nden kaldırılmış ve Karşıyaka Mezarlığı'na defnedilmiştir.
SHP Parti Meclisi üyesi olan Doç. Dr. Bahriye Üçok, katledildiği sırada SHP için bir laiklik raporu hazırlamaktaydı. Üçok, katıldığı toplantılarda sık sık laiklik, kadın hakları ve irtica tehlikesi üzerinde durmuş ve "laikliğin savunucusu ilahiyatçı" olarak tanınmıştır.
Fransızca, Arapça ve Farsça bilen Üçok, "İslam'dan Dönenler", "Yalancı Peygamberler" ve "İslam Devletlerinde Kadın Hükümdarlar" adlı üç kitap yayınlamıştır.
Ölümünün ardından adı, İzmir'de önemli bir meydana; Artvin ve Ankara'da da bir caddeye verilmiştir.
Doç. Dr. Bahriye Üçok’un, Ankara’daki evine gönderilen bombalı paketin patlaması sonucu yaşamını yitirdiği olayın ardından, paketi kabul eden ’kargocu kız’ olarak tanınan Gülay Calap, uzun süre ortadan kaybolmuştu. 16 Ocak 1994 tarihinde İzmir’de Türkiye Devrimci Halk Partisi İzmir sorumlusu olarak gözaltına alınan Calap örgütün, PKK’nın yan kuruluşu olduğu gerekçesiyle, çıkarıldığı mahkemece 22 yıl 6 ay hapis cezasına çarptırılmıştı. Kargocu kız, cezasının 4 yıllık bölümünü Çanakkale E Tipi Cezaevi’nde tamamlamış, 12 yıl hapis yattıktan sonra tahliye olmuş, DTP Parti Meclisi üyesi olarak 2007 Nevruz'da Çanakkale’ye gelmişti. Calap, 2007'nin Kasım ayında yapılan parti kongresinde DTP Genel Başkan Yardımcısı olmuştu. Bu olay aynı zamanda ayrılıkçı PKK üyelerinin ve Türkiye'de ki aşırı islamist örgüt üyelerinin aynı olduğununun, terör yapmak için terör yaptıklarının ispatlarından biridir.
Calap, Çanakkale’de 21 Mart 2007 tarihinde, DTP Parti Meclisi üyesi olarak katıldığı Nevruz etkinliğinde yaptığı konuşmada, bölücü terör örgütü PKK’yı ve lideri Abdullah Öcalan’ı övdüğü iddiasıyla, ’suç ve suçluyu alenen övmek’ suçlamasıyla adliyeye sevk edildi. 2 yıla kadar hapis cezası istemiyle yargılanan Calap, bugüne kadarki iki duruşmaya katılmadı ve talimatla ifadesi alındı.
Eşref Bitlis, (d. 1933, Malatya – ö. 17 Şubat 1993). Eski Jandarma Genel Komutanı.
1952 yılında Kara Harp Okulu'ndan teğmen rütbesi ile mezun oldu. 1966 yılında Kara Harp Akademisi'ni tamamladı. Almanya'da dil eğitimini tamamladıktan sonra 1969 yılında Silahlı Kuvvetler Akademisi'nden mezun oldu. 1973'de Alman Harp Akademisi'ni tamamladı.
Bir yıl Kara Harp Akademisi'nde başöğretmen olarak görev yaptı. 1978'de tuğgeneral oldu ve Bolu Komando Tugay Komutanlığına getirildi. 1982'de tümgeneral ve Kıbrıs 28. Tümen Komutanı oldu. 1986'da korgeneral rütbesi aldı. 1988'de Kıbrıs Türk Barış Kuvvetleri Komutanı oldu. 1990'da orgeneral rütbesi aldı ve Jandarma Genel Komutanlığı'na atandı.
Bitlis, bölgede konuşlanmış durumda bulunan Çekiç Güç Kuvvetlerinin Türkiye'den ayrılması gerektiğini açıklıyor ve ABD'nin Kuzey Irak'da oluşturmaya çalıştığı Kürt Devleti'nin Türkiye'nin zararına olduğunu söylüyordu. Bu nedenle ABD büyükelçiliği tarafından birkaç defa hükümete şikayet edildiği iddia edildi. 17 Aralık 1992'de Çekiç Güç'e bağlı Amerikan savaş uçakları, kendilerine bildirildiği halde Irak'ın Selahattin kentine gitmekte olan Bitlis'in helikopterine taciz uçuşu yaptı ve helikopteri inişe zorladı.
Eşref Bitlis, 17 Şubat 1993'de, uçağının henüz aydınlanamayan nedenlerle düşmesi sonucu şehit oldu.
Suikast sonucu öldürülmesi
Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993'te Ankara'da Karlı Sokak'taki evinin önünde, arabasına konan C-4 tipi plastik bombanın patlaması sonucu öldürüldü. Suikastın hemen ardından olay yerinde inceleme yapan uzmanlar, hiçbir delil bulamadığı ve patlamayla etrafa dağılan ve cımbızla toplanması gereken delillerin ise süpürgeyle süpürüldüğü iddia edilmiştir. Suikastı, İslami Kurtuluş Örgütü, İBDA - C, İslami Cihat gibi çeşitli örgütler üstlenmiştir.
Mumcu'nun eşi Güldal Mumcu'yu ziyareti sırasında dönemin Başbakanı Süleyman Demirel, Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü ve İçişleri Bakanı İsmet Sezgin, "cinayeti çözmenin, devletin namus borcu olduğu" sözün vermiştir. kaynak
Suikast nedenleri konusunda araştırma ve görüşler
Ergenekon soruşturması kapsamında tutuklanan emekli tuğgeneral Veli Küçük'ün evinde 2 Şubat 1993 tarihli MİT tarafından Başbakanlık'a hitaben yazılmış MİT müsteşarı Sönmez Köksal imzalı 'çok gizli ibareli' Uğur Mumcu konulu belge ele geçirildi. Resmi belgenin içeriği şöyle: "Türkiye'nin dine dayalı bir yönetim altına girmesini önlemek amacıyla ABD haber alma servisi CIA denetiminde, İsrail kabine görevlisi Haim Bar-lev kontrolünde, İsrail 'OADNA' birliklerinde eğitim gören 6 kişilik özel timin 'HAYRE' deniz üstünden botla Türkiye'ye giriş yaptıkları, bahse konu olan timin hedefinin Mumcu ve Birand'ı öldürtmek olduğu, Mumcu'yu öldüren tim elemanlarının ikinci görevleri Birand'ı öldürmek için ülkemizden çıkış yapmadıkları tim elemanlarının İsrail temsilciliğinde kaldıklarının tespit edildiğine dair istihbarat raporu elde edilmiştir." Küçük'ün bu belgeyi önemli olduğu için sakladığını söylediği belirtildi.
Onat Kutlar, (d. 25 Ocak 1936, Alanya – ö. 11 Ocak 1995, İstanbul). Türk şair, yazar, düşünce adamı.
Onat Kutlar, Türk edebiyatının en özgün yazarlarındandır. 1959 yılında yayınlanan İshak ile 1960 yılında Türk Dil Kurumu ödülünü kazandı. Fethi Naci'ye göre, İshak, dünya edebiyatında büyülü gerçekçilik akımının ilk örneklerinden biri olarak değerlendirilmelidir.
İstanbul Üniversitesi Hukuk Fakültesi'ndeki öğrenimini, son dersinin sınavına girmeyerek, bıraktı ve felsefe okumak amacıyla Paris'e gitti. Iki yıl sonra döndüğünde bir süre Doğan Kardeş Dergisi'nde çalıştı.
1965'te Türk Sinematek Derneği'ni kuranlar arasında yer aldı. 1965-1976 yılları arasında, Türkiye'ye dünya sinemasının kapılarını açan Sinematek'i yönetti. Yusuf ile Kenan, Hazal ve Hakkâri'de Bir Mevsim adlı yurtdışı ve yurtiçi festivallerde çok ödüllü filmlerin senaryolarına imzasını attı. 1985'te Berlin Film Festivali'nde jüri üyeliği yaptı.
İstanbul Film Festivali Düzenleme Kurulu'nda ve İstanbul Kültür ve Sanat Vakfı İcra Kurulu'nda görev yaptı. 1994 yılında Fransız hükümetince verilen L'Ordre des Arts et des Lettres ödülüyle onurlandırıldı. 30 Aralık 1994'te The Marmara Otel'in pastane katına yapılan bombalı saldırı sonucunda ağır yaralandı. 11 Ocak 1995'te hayatını kaybetti.
Metin Göktepe (d. 13 Nisan 1967, ö. 8 Ocak 1996, Alibeyköy, Eyüp, İstanbul) Türk gazeteci.
Metin Göktepe gazetecilik kariyerine ilk olarak Gerçek adlı bir dergide başladı. Daha sonra Evrensel Gazetesine geçerek burada muhabirlik görevinde bulundu. 8 Ocak 1996 tarihinde polislerce toplu halde gözaltına alınan bin kişinin arasındaydı. O gün, iki kişinin cenazesi ile ilgili haber için İstanbul-Alibeyköy´deydi. Gözaltında polislerce dövülerek öldürülen Göktepe´nin ölümü büyük yankılar uyandırmıştı. 1998 yılında yapılan mahkemede alınan kararla onbir memurdan beşine 7´şer yıl hapis cezası verildi.
Özdemir Sabancı (1941 - 1996), Türk iş adamı.
Hacı Ömer Sabancı'nın 6 çocuğundan en küçüğüydü.Tarsus Amerikan Lisesi'nde okuduktan sonra, Manchester Üniversitesi'nde Kimya Mühendisliği eğitimi aldı.Sabancı Holding bünyesinde petrokimya ve otomotiv sektörlerinde büyük sanayi birimlerini kurdu ve geliştirdi.9 Ocak 1996'da terör örgütü DHKP/C militanları Fehriye Erdal, İsmail Akkol ve Mustafa Duyar tarafından Sabancı Merkezi'nde uğradığı silahlı saldırıda Toyotasa Genel Müdürü Haluk Görgün ve Sekreter Nilgün Hasefe'yle birlikte yaşamını yitirdi.Özdemir Sabancı evli ve iki çocuk babasıydı.
Ahmet Taner Kışlalı, (d. 10 Temmuz 1939, Zile, Tokat – ö. 21 Ekim 1999, Ankara). Türk siyaset bilimci, siyasetçi, köşe yazarı ve öğretim üyesi.
Babası Ziraat Bankası veznedarı Hüsnü Bey, annesi ilkokul öğretmeni Lütfiye Hanım'dır. Siyasetbilimci olacağının ilk ipuçlarını, ağabeyi Mehmet Ali Kışlalı ile kendi geliştirdikleri 'Devlet Yönetimi' oyununda göstermiştir. Kabataş Erkek Lisesi'nden sonra Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi'ni kazanmış, okurken bir yandan da Yeni Gün'de spor muhabirliği yapmıştır. 1962-1963 yılları arasında Yenigün Gazetesi'nde yazı işleri müdürlüğü de yapmıştır. Paris Üniversitesi'nde anayasa hukuku ve siyaset bilimi dalında doktora yaptı(Modern Türkiye'de Siyasi Güçler). Fransa'da tanıştığı Bordo'lu Nicole (Nilgün Kışlalı

ile 1968 yılında evlenen Kışlalı'nın, bu evlilikten İki kızı (Altınay ve Dolunay) olmuştur. Hacettepe Üniversitesi'nde siyaset sosyolojisi alanında öğretim üyeliğine başlamıştır. Askerlik dönüşü üniversiteye kabul edilmemiş, Siyasal Bilgiler Fakültesi' ne geçmiştir. 1972 yılında doçent olmuştur. 1971-1977 yılları arasında Yankı dergisi' nde yazdığı yazılarla CHP Genel Başkanı Bülent Ecevit'in dikkatini çekmiş ve 1977 yılında CHP listesinden İzmir milletvekili seçilmiştir. 1978'de Bülent Ecevit hükümetinde kültür bakanı olarak görev yapmıştır. Kültür Bakanlığı'nca Ulusal Kültür dergisini yayımlatmıştır. 12 Eylül 1980 darbesi sonrasında Ankara Üniversitesi İletişim Fakültesi'nde siyaset bilimi dersleri vermeye başlayan Kışlalı, 1988'de profesörlüğe yükselmiştir. 1991 sonunda Cumhuriyet gazetesinde Haftaya Bakış başlığıyla köşe yazıları yazmaya başlayan Kışlalı, 1995 yılında Antalya yolunda birlikte geçirdikleri trafik kazasında eşini kaybetmiştir. 1997'de ikinci evliliğini Nilüfer Kışlalı'yla yapan Kışlalı'nın bu evlilikten üçüncü kızı (Nilhan Nur) dünyaya gelmiştir. A. Taner Kışlalı, 21 Ekim 1999 günü, saat 09.40'da Ankara'da evinin önünde uğradığı bombalı saldırı sonucu hayatını kaybetmiştir.
Bombalı Saldırı
Ahmet Taner Kışlalı 21 Ekim 1999 günü saat 09:40'da Cumhuriyet gazetesine yazdığı son yazısını faksladıktan yaklaşık 19 dakika sonra evinden çıktı. 06 GK 377 plakalı aracına yönelen Kışlalı arabasının üstüne silecek ile kaput arasına konulmuş poşete sarılı paketi alıp sol eliyle kapıyı açtığı sıradda büyük bir patlama meydana geldi.Çıkan patlamada sağ kolu kopan Kışlalı site bekçisi Arif emirhan Kılıç tarafından Anakara çapa Tıp Fakültesi onkoloji bölümüne götürüldü. Saat 10:02'de kalp kroner atışı durmuş,nabzı hızlanmış ve bilinci kaybolmuş bir şekilde Çapa Tıp Fakültesi Hastanesine getirildi. Operatör Dr. Hasan Karakış tarafından yapılan muayene sonrası öldüğü tespit edildi ve ölüm raporu yine Hasan Karakış tarafından hazırlandı ve Dr. Ersin Kaya tarafından basın açıklamasıyla bildirildi. Mezarı Ankara'da Ulustaki Devlet Kabristanındadır.
Ali Gaffar Okkan, (d. 1952, Hendek, Sakarya - ö. 24 Ocak 2001, Diyarbakır) Diyarbakır Emniyet Müdürü iken halen fâili meçhul olan bir suikast sonucu öldürülmüş polis âmiri.
Ali Gaffar Okkan, Sakarya ilinin Hendek İlçesinde 1952 yılında doğdu. 30 Eylül 1970 tarihinde Polis Koleji'nden, 29 Eylül 1973 tarihinde Polis Akademisi'nden mezun olarak İzmir İl Emmiyet Müdürlüğü'ne Komiser Yardımcısı olarak atandı.
Bu ilde Emniyet Âmirliği rütbesine kadar çeşitli birimlerde görev yaptıktan sonra, 1983 yılında Şanlıurfa İl Emniyet Müdürlüğü'ne atanarak, 1985 yılında şube müdürlüğüne terfî etti. 1986 yılında Eskişehir İl Emniyet Müdürlüğü kadrosunda görev aldı. Bu ilde 1992 yılında Emniyet Müdür Yardımcısı oldu. 6 Aralık 1993 tarihinde 1. Sınıf Emniyet Müdürlüğü'ne terfî ederek Kars İl Emniyet Müdürü olarak atandı. 18 Kasım 1997 tarihinde Diyarbakır İl Emniyet Müdürü olarak göreve başladı. Bu arada Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Kamu Yönetiminden mezun oldu.
Kars Emniyet Müdürü iken, Diyarbakır gibi yıllarca PKK ve Hizbullah terörünün ve aşırı göçün ağır sonuçlarını yaşayan bir ile emniyet müdürü olarak atandı. Hüseyin Velioğlu'nun İstanbul Beykoz'daki villasına yapılan baskında büyük rolü vardı. Gaffar Okkan, Hizbullah'ın çökertilmesinde çok önemli bir rol oynadı. Kadın polisler Diyarbakır'da ilk kez onun emriyle sokağa çıktılar, trafiği yönettiler. İki küçük otomobil aldı Gaffar Okkan. Mavi-beyaza boyattı. İkişer kadın polis görevlendirdi. Bir otomobil kaybolan çocukları toplayıp ailelerine teslim etti, diğeri de yürümekte zorlanan yaşlılara yardım etti. Havaalanındaki kadın polisler yaşlı yolcuların bilet işlemlerini yaptı, uçağa kadar götürdü. Havaalanına tekerlekli sandalye aldırdı. Okkan'ın ilklerinden biri de şehrin kritik noktalarına kurdurduğu kameralardı. Gece yarılarına kadar makam odasındaki dev ekranda sokakları gözlerdi.
Diyarbakır İl Emniyet Müdürlüğü görevinde iken 24 Ocak 2001 günü saat 17:40 sıralarında makâmından Valilik Binası'na seyir hâlinde iken, Sezâi Karakoç Bulvarı üzerinde Et Balık Kurumu ile Eflâtun Park arasında, kimliği belirsiz kişilerce pusuya düşürülerek açılan ateş sonucu olay yerinde şehit edildi.
Bu cinâyet hâlâ çözülemedi. Hakkında pek çok gazete yazısı ve kitap yazıldı. Ayrıca Gaffar Okkan'ın hayatını ve bu suikastı konu alan "3310 Öldürüldü" isimli kitap Emrah Gürkan tarafından kaleme alındı
Necip Hablemitoğlu, (d. 28 Kasım 1954, Ankara – ö. 18 Aralık 2002, Ankara). Türk tarihçi, yazar.
Hablemitoğlu, 1977 yılında Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi Basın Yayın Yüksek Okulu'ndan mezun oldu. 1977-1978 yıllarında "Dilde, Fikirde, İşde Birlik" adlı aylık bir dergi yayımladı. Uzun yıllar çeşitli kuruluşlarda basın müşaviri olarak çalıştıktan sonra Ankara Üniversitesi Türk İnkılap Tarihi Enstitüsü'nde master ve doktora yaptı.
Türkiye dışındaki Türk topluluklarının yakın tarihi ile ilgili olarak çalışmalar yapan Hablemitoğlu, Orta Avrupa ve Balkanlar'da Türk eserleri, Türk azınlıkları ve Türk şehitlikleri konularında alan çalışmaları yürüttü. Bu çalışmalar çeşitli gazetelerde yazı dizisi olarak yayınlandı. 1995-1996 yılları arasında Birleşmiş Milletler'in bir projesinde (UNDP) görev alarak Moldova'da Gagauz Türkleri'nin Latin alfabesine geçişi ile ilgili olarak danışmanlık hizmeti verdi. Buradaki görevi sırasında, Cumhuriyet döneminin başında bölgede Atatürk tarafından görevlendirilen öğretmenlerin bulunduğunu belirleyerek, bu öğretmenlerin bugün yaşayan öğrencilerinin anılarını derledi ve bir kısmını Kemal'in Öğretmenleri başlığı ile yayınladı.
Çalışma alanına ilişkin çok sayıda kitap ve makalesi bulunan Hablemitoğlu, öldürüldüğü 18 Aralık 2002 tarihine kadar Ankara Üniversitesi'nde doktor öğretim görevlisi olarak yirmi yıl süresince Atatürk ilkeleri ve devrim tarihi derslerini verdi.
İlk kitabı, II. Dünya Savaşı sırasında Sovyet Rusya tarafından Kırım Türkleri'nin kendi topraklarından zorunlu göç ettirilişini anlatan ve 1974 yılında yayımlanan "Yüzbinlerin Sürgünü" dür.
Diğer kitapları, "Çarlık Rusyası'nda Türk Kongreleri (1905-1917)", "Şefika Gaspıralı ve Rusya'da Türk Kadın Hareketi (1893-1920)", "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" ve "Kırım'da Türk Soykırımı" isimli çalışmalardır. Hablemitoğlu'nun özellikle Türkiye dışında yaşayan Türk toplulukları ve Kırım Türkleri konusunda yayınlanmış tarihi belgelere dayalı çok sayıda makalesi bulunmaktadır. Ailesi Bulgaristan Büyük Oranköy'den (Golyamo Vranovo) Türkiye'ye göç etmiş Kırım Türkleri'nden olan Dr. Necip Hablemitoğlu, Kırım Türkleri'nin Türkçü lideri İsmail Gaspıralı'ya ait tarihi belgelerden oluşan bir arşive de sahipti.
Ayrıca, Türkiye'de ve yurt dışında faaliyet gösteren bölücü terör örgütleri ve Alman vakıfları ile Avrupa Birliği uyum yasaları içinde yer alan vakıflar yasası konularında çeşitli araştırmaları bulunan Hablemitoğlu, çalışma alanına ilişkin Türkiye'de ve yabancı ülkelerde sempozyum, panel gibi toplantılarda sayısız konferanslar verdi, çeşitli televizyon ve radyo programlarına katıldı.
Özellikle "Alman Vakıfları ve Bergama Dosyası" kitabından dolayı eleştiriler ve Fethullah Gülen hakkında tamamlayamadığı "Köstebek" isimli kitabından dolayı tehditler alan Dr. Necip Hablemitoğlu, 18 Aralık 2002 tarihinde evinin önünde uğradığı silahlı saldırı sonucunda hayata gözlerini kapadı. [1] Köstebek isimli kitabı ölümünden sonra basılmıştır.
Cinayet sonrasında Hablemitoğlu'nun elektronik postasına ve telefonuna gelen tehdit telefonları emniyet mensuplarınca incelenmek üzere alınmıştı. Ailesinin İçişleri Bakanlığı aleyhine Ankara 5'inci İdare Mahkemesi'nde açtığı dava neticesinde, İçişleri Bakanlığı 40 milyar lira manevi tazminat ödemeye mahkum edildi. İçişleri Bakanlığı, savunmasında Hablemitoğlu'nun cinayetini "adi bir cinayet vak'ası" olarak değerlendirdiğini bildirmişti. Ayrıca cinayetin üzerinden 5 sene geçmesine rağmen İçişleri Bakanlığı hâlâ hazırlık soruşturmasının sürmekte olduğunu bildirmektedir. [2][3]
Kendisi gibi öğretim üyesi olan Prof. Dr. Şengül Hablemitoğlu ile evli, Kanije (Osmanlı'nın en batıdaki kalesi) ve Uyvar (Osmanlı'nın en kuzeydeki kalesi) adında iki kız çocuk babası idi
Mustafa Yücel Özbilgin (d. 20 Haziran 1942, Akçaabat, Trabzon, Türkiye – ö. 17 Mayıs 2006, Ankara, Türkiye), Danıştay Saldırısı'nda görev başında hayatını kaybeden Türk hukukçu ve mülki idare amiri.
1960 yılında Yozgat Lisesi’ni bitirdi. Ankara Üniversitesi Hukuk Fakültesi’nden 1965 yılında mezun oldu.
Taşova Kaymakam Vekilliği, Havsa, Ardahan, Kahta ve Bozova Kaymakamlıkları, Mülkiye Müfettişliği, Ocak 1992-Nisan 1996 tarihleri arasında Adıyaman Valiliği, 1996-1999 yılları arasında ise Merkez Valiliği görevlerini ifa etmiştir. 6 ay süreyle İngiltere’de bulunmuş, “Yerel Yönetimlerin Denetimi” konusunda, İçişleri Bakanlığı yayınları arasında yayımlanan ayrıntılı bir rapor hazırlamıştır.
Cumhurbaşkanı tarafından 30 Eylül 1999 tarihinde Danıştay Üyeliğine seçilen ve 22 Şubat 2000-26 Mart 2002 tarihleri arasında da Danıştay Genel Sekreteri olarak görev yapan,1992-1996 yılları arasında Adıyaman Valiliği görevini yürüttü. "Yerel Yönetimle Denetimi" adlı detaylı bir rapor hazırladı. 30 Eylül 1999 tarihinde Danıştay üyeliğine seçildi.
Öldürülmesi
Ana madde: Danıştay Saldırısı (17 Mayıs 2006)
17 Mayıs 2006 tarihinde Mustafa Yücel Özbilgin, çalıştığı Danıştay 2. Dairesinde saldırgan Alparslan Arslan tarafından öldürüldü.
Bir Türk'ün biyografisi olan bu madde bir taslaktır. İçeriğini geliştirerek Vikipedi'ye katkıda bulunabilirsiniz
Ana madde: Hrant Dink Suikastı
Hrant Dink 19 Ocak 2007'de Şişli'de Halaskargazi caddesi üzerindeki Agos Gazetesi'nin çıkışında, 14:54'de yakın mesafeden yapılan 3 el silah atışıyla öldürüldü. Katil zanlısı olarak, 19 yaşındaki[6] Ogün Samast adlı bir kişi, güvenlik kameralarından elde edilen görüntülerin yayınlanmasından sonra, zanlının babası tarafından polise ihbar edilerek, Samsun otogarında sivil giyimli jandarma ve polis ekipleri tarafından yakalandı.
Hrant Dink, Türkiye'de 1909 yılından bu yana, suikast sonucu öldürülen 62. gazeteci oldu.[7]
Bedrettin Cömert Cinayeti [değiştir]
11 Temmuz 1978 Salı günü. Sabah saat 08:45'de Ankara Gaziosmanpaşa, Karagöz Sokak’daki evinden çıkan Cömert mavi renkli Volkswagen arabasına doğru yürüdü. İki adım arkasından İtalyan asıllı karısı Maria onu takip ediyordu. Arabalarına binip motoru çalıştırdılar.
Yolun ilerisinde kırmızı renkli bir Simca'da 3 kişi bekliyordu. Cömert çiftinin arabası hareket edince kırmızı Simca da hareket etti. Volkswagen'in yolunu kesen Simca’dan iki kişi dışarı çıkıp araca ateş açtılar. Çapraz ateş sonucu Cömert olay yerinde öldü. Karısı Maria ağır yaralandı.
"Tüm Öğretim Üyeleri Derneği Başkanlığını" üstlenmiş olan Cömert, kısa bir süre önce Hacettepe Üniversitesi’nde çıkan olayları araştıran komisyonun başkanlığı üstlenmişti. Bu nedenle de ölüm tehditleri alıyordu.
30 Mart 1979'da Avrupa Ülkücü Türk Dernekleri Federasyonu'nun eski başkanı Lokman Kondakçı, İçişleri Bakanı Hasan Fehmi Güneş'e "Bedrettin Cömert olayında emri, dönemin ÜGD Başkanı Muhsin Yazıcıoğlu'nun verdiğini, onun üzerinde de Ramiz Ongun'un yer aldığını" söyledi.
Yaklaşık aynı tarihlerde Cömert cinayeti’ni araştıran Ankara 5. Sulh Ceza Mahkemesi, cinayetin azmettiricisi sıfatıyla Abdullah Çatlı hakkında tutuklama kararı çıkardı.
Cömert’e ateş eden silahların Ankara'da pek çok cinayette kullanıldığı anlaşıldı. Polis, 3 saldırganı belirledi: Rıfat Yıldırım, Üzeyir Bayraklı ve "Ahmet" kod adlı bir ülkücü.
İlk ikisi, başka bir cinayetten aranmaktaydılar ve Almanya'ya kaçmışlardı. Artık bulunamazlar sanılırken 1985'te Almanya'da 1,5 kilo eroinle yakalanıp uyuşturucu kaçakçılığından tutuklandılar. Ama idamla yargılanacakları için Türkiye'ye iade edilmeyip serbest bırakıldılar.
Rıfat Yıldırım'ın Frankfurt'ta açtığı gece kulübü Skala, Çakıcı dahil Türk mafyasının buluşma yeri haline geldi. 2002'de Türkiye'ye iade edildi. Cömert davasında "delil yetersizliği"nden beraat etti. Üzeyir Bayraklı 1992'de öldürüldü. Cenazesine katılanlar arasında Abdullah Çatlı ve Muhsin Yazıcıoğlu da bulunuyordu.
Hamid Fendoğlu (d. 1919, Malatya, Türkiye), (ö. 17 Nisan 1978, Malatya, Türkiye), politikacı.
Lise mezunudur. Hamido lakabıyla tanınır. Önce, gösterilere katıldığı, DP'yi desteklediği için dava açıldı. Sonra savcıya karşı Bayar ve Menderes'i savunduğu için maddesini değiştirip, idamla yargılandı. XIII. Dönem Malatya Milletvekili seçildi. Oldukça sık gündeme gelen meclis içi kavgaları nedeniyle Adalet Partisi'nden ihraç edildi. Ferruh Bozbeyli’nin kurduğu Demokratik Parti’ye geçti. 1973 Milletvekili Genel Seçimlerinde bu partiden aday oldu, ama seçilemedi. 15 Şubat 1975’de Malatya’da meydana gelen saldırıda yer aldı. Tutuklanarak Adana Devlet Güvenlik Mahkemesi’nde yargılandı. 11 Aralık 1977 yerel seçimlerinde bağımsız olarak Malatya Belediye Başkanı seçildi. Daha sonra Adalet Partisi'ne geçti.
17 Nisan 1978 tarihine kendisine posta yoluyla gönderilen bombalı bir paketin elinde patlaması sonucu, gelini ve iki torunuyla birlikte Malatya'da hayatını kaybetti.